tag:blogger.com,1999:blog-72444019792464389172024-03-04T21:12:50.203-08:00Büyük Umutlar Gençlik Grubu<br>Kitap hayattır...<br>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/09112860834748643031noreply@blogger.comBlogger10125tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-53942795851557821912013-03-18T09:19:00.005-07:002013-03-18T09:19:59.300-07:00Mine Soysal'dan harika bir yazı...<br />
<br />
<a href="http://gunisigikitapligi.com/wp-content/uploads/2012/11/msoysal.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="msoysal" border="0" class="portrait wp-post-image" height="400" src="http://gunisigikitapligi.com/wp-content/uploads/2012/11/msoysal.jpg" width="333" /></a>Yazar, yayıncı Mine Soysal 1959’da İstanbul’da doğdu. 1981’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Bölümü’nü bitirdi. 1994 yılına dek İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde arkeolog-araştırmacı olarak çalıştı, kazı ve yüzey araştırmalarına katıldı. Müzedeki görevinden ayrıldıktan sonra, 1996′da Günışığı Kitaplığı’nı kurdu. Çocuk edebiyatımızda önemli yer edinen birçok kitabın editörlüğünü üstlendi. Çocuklar için Ala Çocuk Yollarda adlı öykü kitabını, her yaştan okur için bütünüyle canlandırmaya dayalı İstanbul Masalı adlı anlatıyı kaleme aldı; ayrıca çocuklar ve gençler için bilimsel içerikli kitaplar hazırladı. Bugüne dek on binlerce öğrenciyle interaktif sunuşlar ve sohbet programları gerçekleştiren yazar, Eyvah Kitap!’ta çocukların ve gençlerin kitap okuma eğilimlerini ve sorunlarını, Odada Yalnız‘da ülkemiz gençliğinin birbirinden uzak, birbirine yakın hallerini öyküleştirdi. Eylül’de Aşklar adlı bir de gençlik romanı yazan Soysal, Günışığı Kitaplığı’nın yayın yönetmenliğini sürdürüyor.<br />
<br />
Değerli yazarımız Mine Soysal'ın kütüphaneler üzerine yazısını bir solukta okuyacağınızı iddia ediyoruz:<br />
<br />
<a href="http://gunisigikitapligi.com/wp-content/uploads/2013/03/oldlibrarym-150x150.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="oldlibrarym" border="0" class="attachment-thumbnail wp-post-image" height="320" src="http://gunisigikitapligi.com/wp-content/uploads/2013/03/oldlibrarym-150x150.jpg" width="320" /></a>İnsanlık tarihinin emanet odasıdır kütüphaneler. Emanet eşyası öyle çeşitli, öyle zengindir ki, aslında içine bir kere girildi mi, zamanın nasıl akıp geçtiğini anlamak mümkünsüzdür. Milyonlarca yıllık bellek kayıtlarımızdaki tüm bilgi ve deneyim, sanat ve felsefe, fizik ve kimya, her türlü canlı ve cansız şeyler, doğanın ve evrenin izleri, daha niceleri… İnsanoğlunun yeryüzündeki yaşam serüveninden izlekler, düşünceler, olasılıklar, kararlar, tartışmalar, kavgalar, betimlemeler, hesaplar, oyunlar, duygular, diyaloglar, sanrılar, düşler, önyargılar ve daha neler neler…<br />
<br />
Emanet odalarını severim ben. Eski bir müzeci olmamın katkısı var bunda mutlaka. Tıpkı müzeler gibi kütüphaneler de insanın merak etmesini, özgürce ve tek başına harekete geçmesini bekleyen keşif alanlarıdır. Aralarındaki en önemli fark; müzelerdeki “dokunulmazlığın” kütüphanelerde bulunmaması ve bu sayede, keşif oyunlarının daha hızlı ve doğrudan kurulabilmesidir. Salt bu fark bile, günümüz insanı için yeterince özendirici olabilir.<br />
<br />
Üstün teknolojilerle donanmış bir kütüphane, ustaca yazılmış bir bilimkurgu romanındaki gibi, her şeyin ortaya döküldüğü ve kurgulandığı muhteşem bir dijital kumanda panosu olarak işleyebilir. Bu hayal hep başımı döndürmüştür benim. Ama asıl etkilendiğimin, sunulan bilgiye, veriye ulaşmak ve kullanmak özgürlüğü olduğunun da farkındayım. Konu özgürlüklere gelince az duralım da, nehrin derin suları ovanın düzlüğüne yayılsın, sakince aksın biraz…<br />
<br />
Çok iyi biliyoruz ki, insanın gelecek hayali geçmişin üstünde yükseliyor. Geçmişte hayallerinin peşinden özgürce gitmeye cesaret ederek, bize gelecek hayalleri sağlayanları bilmek ve anlamak, kararlılığımızı ve sabrımızı perçinleyicidir. Pablo Picasso’nun klasik resimde ustalaşmadan kübizm dehasını yakalayamayacağını; modern tıbbın on bin yıllık halk hekimliği geleneğinin birikimi ve deneyiminden doğduğunu; günümüzün en önemli sektörlerinden olan lojistik taşımacılığın, 17. yüzyılda Engizisyon mahkemesinin katlettiği bilim insanı Galileo Galilei’ye hâlâ yatıp kalkıp şükrettiğini; günümüzden yaklaşık 2400 yıl önce kurulan ünlü İskenderiye Kütüphanesi’nin yanışını seyrederken dayanamayıp öte dünyaya göçen nice bilginin, dâhi insanın çabalarını hatırlamalı, unutmamalı.<br />
<br />
Sanat ve bilim, estetik ve barış, insanı da, toplumları da özgürleştiren temel kaynaklar. Hepsinin barınağı olan insanlığın emanet odasının duvarları, işte bu özgürlük duygusundan ötürü geçirgendir. Kütüphaneleri, onları çevreleyen şeffaf duvarları inşa etmek, bilgiyi ve belgeyi bir araya getirmek ve en kolay, en değişik yollarla kullanılır kılmak zorundayız. Gelecek umudumuz için düşüncelerimizi, düşlerimizi özgürleştirmeyi başarmamız gerekiyor. Ama bu hiç de söylendiği kadar kolay değil. Çünkü özgürlükler de, ancak bilginin ve deneyimin basamaklarında yükseliyor.<br />
Bu yalın gerçeği, çocuklar yetişkinlerden çok daha çabuk ve kolay anlıyor. Çocukların en sevdiği oyun alanları, tıpkı tavan arası gibi, emanet odalarıdır da. Yeter ki, yetişkinler oyunlarını bozmasın, özgürlüklerine saygı göstersin, kısıtlamasın."<br />
<em></em><br />
<em>- Mine Soysal’ın, <a href="http://gencunak.org/bulten/2013/sayi-12/item/46-emanet-odasi.html" target="_blank">Genç ÜNAK</a> (Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri) Ocak-Şubat bülteni yazısından.</em>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-89393147226220997332013-02-28T11:31:00.004-08:002013-02-28T11:31:43.534-08:00Söyleşi / Necati Tosuner: Tanrı vasat yazara acısın<div style="text-align: justify;">
<strong><img src="http://www.sabitfikir.com/sites/all/themes/sabitfikir/img/trn1.gif" />Yeni kuşak doğuştan romancı. Bir de üç çocuk işi tutarsa, gelecek roman kaynayacak. Evde beş tane romancı falan olacak.<img src="http://www.sabitfikir.com/sites/all/themes/sabitfikir/img/trn2.gif" /></strong><br /><br />Necati Tosuner'i bilir misiniz? Bilirseniz, eminim ki iyi bilirsiniz. Bilmiyorsanız, hemen hayatınıza bir Necati Tosuner parantezi açmanızı tavsiye ederim. Sıradan bir yazardan bahsetmediğimi hemen anlayacaksınız.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Yazarlıkta 50. yılını kutlayan, romancılığı ve özellikle öykücülüğü ile kalbinizi tekletebilecek birinden söz ediyorum. Tosuner, sadece okuyup geçebileceğiniz, antolojilerde adına methiyeler dizilmiş bir yazar değil; gölgede kalmış, yalnızlık illetine kapılmış, biraz da ona sevdalanmış bir adam. Bir Rubik küpü gibi her yüzü aynı gözüken ama aslında büyük bir bulmacanın ta kendisi o; tüm sıkıntılarını, üzüntülerini ve anlık coşkularını bir kübe sığdırmış, çözmesi de size kalmış.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /><img alt="" height="230" src="http://f1302.hizliresim.com/16/v/kkbbs.jpg" style="margin: 10px; vertical-align: middle;" width="348" /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<strong>Bir yazar olarak 50 yılı geride bırakmak ne ifade ediyor? Ediyor mu bir şey?</strong><br />
<br />
19 kitap 50 yılda. Çok mu? Değil. Az mı? Az da değil.<br />
<br />
Kendini övmeden kendinle ilgili konuşmak biraz zor. Tevazu “yersen spor”dur. İlle de tevazu göstereceksen, susarsın. “Allah benim belamı versin nereden yazar oldum?” dersen, okuyucu da “E napayım birader bana ne?” der.<br />Yazarlığım bana ne mi hissettiriyor? Yazarlığım para ediyor da... Lüks yerlere gitmek, falan yere uğrayıp dönmek, benim gibi bir yazara göre değil. Onları yapanın yazarı başka. Derdim o değil.<br />
<br />
Neredeyse kendimi bildiğimden beri benim için yazdıklarım ya çok beğenilmiştir, ya hiç beğenilmemiştir. Arada bir hiç iyi, geçer, vasat notum olmamıştır. Bu iyi bir şeydir yazar için. Çok beğenenler de korkutur beni. Bereket, nazara falan inanmıyorum, inansam okutmam gerekir kendimi.<strong><br /></strong><br />
<strong>19 kitap dediniz... Her kitabınız şiirden müthiş izler barındırmasına rağmen, bu 19 kitabın hiçbiri şiir kitabı değil. Siz aslında, hiç şiir yazmadınız! Neden?</strong><br />
<strong></strong><br />
Bir gün, bir laf etmiştim, eskilerde: “Tanrı vasat yazara acısın, kendini bir şey sanar. Vasat şaire daha çok acısın, O yazarı da adam saymaz.” Herkes spor yaparsa, ne güzel... Kimseye bir zararı var mı? Yok. Ama sporcu olmak başka bir şeydir. Şair olmak başka bir şeydir, adam hayatını verir de şair olur. Sen öyle üç tane dize düşürdün diye kendini şair sanıyorsun. Ben yazarken yazmış olmaktan bir haz duygusu alıyorsam, onu okuyana da öyle bir haz duygusunun geçmiş olmalı. O zaman benim yazdığım şey işe yarıyor. Yoksa, yazmam.<br />
<br />
<strong>Yazarken her daim haz duygusu aramak biraz zor olmuyor mu? Ya da şöyle sorayım: Hiç “yazar tıkanması“ yaşadığınız oldu mu?</strong><br />
<img alt="" height="308" src="http://f1302.hizliresim.com/16/v/kkbg3.jpg" style="float: right; margin: 10px;" width="211" /><br />
Almanya’dayken pilim bitmişti. Sonra Sancı Sancı'yı yazdım. Tabii orada kamburunu anlatan Necati ile Sancı... Sancı...’nın kamburu Osman arasında dünyaya bakış farkı var. O beni biraz oyaladı. Mutfak yeni, malzeme yeni, bilmediğim türden. 29 yaşındaydım. O zamanlar bir şeyler yapmış olmak bile insana yetebilir. Tehlike de budur.<br />Allahtan ki, bir ara durdum durakladım. O zaman da diyorsun ki: Ne olacak ya?<br />
<br />
<strong>Günümüzde romanın yükselişi size ne hissettiriyor? Sayıdaki artışın sizi rahatsız ettiğini biliyorum...</strong><br />
<br />
Roman şiiri geçti artık. 77‘de <em>Sancı... Sancı...</em>’yı ben yayımladım. O yıl 10 tane roman ya çıktı, ya çıkmadı. Ayda bir tane roman alırsın. Günde 7-8 roman olunca hangi birini takip edeceksin? Eski zamanla, bugünler kıyaslanacak gibi değil. Eskiden insanlar önce şiir yazardı, öykü yazardı, dergilerde imzalarını görürdün, birbirleriyle yarışırlardı. Dergilerde son sayfalardan, ön sayfalara gelmeye başlarlardı. Oturur roman yazarlardı, “Falanca romana geçti.” derlerdi. Şimdi yeni kuşaklarımız doğuştan romanı. Bir de üç çocuk olursa, gelecek roman kaynayacak. Evde beş tane romancı falan olacak.<br />
<br />
<strong>Bir omurga bozukluğunuz var. Bu, yazarlığınızı nasıl etkiledi?</strong><br />
<br />
Öncesinde hep acı çekiyordum; 16 yaşına gelince vücut istediği biçimi aldı, o da kurtuldu, ben de kurtuldum. Ben artık onu değiştirme hayallerini bıraktım ve o sancılardan kurtuldum ama bir başka sancı başladı: Kambur olmak, bunun farkına varmak. Ondan sonra ya kadere atarsın suçu, ya topluma, ya da anana-babana. Topluma karşı isyan gelir ama, kesin! O kızdan hoşlanırsın, o anda kötü adam olursun.<br />
<br />
Yazarlığa heves edişim kendimi anlatma isteğindendi tabii. Ama yeri geldi, acım intihar etme fikrine kadar götürdü beni. Hissettiklerimi hep yazdım. Kasırga'nın Gözü der adam: “İyi ki öldürmemişim kendimi.”<br />
<br />
Hatta Asım Bezirci “Güzel yazıyorsun, iyi yazıyorsun ama niye hep kendini yazıyorsun?” derdi. Halbuki kendimi yazmaya bile o kadar zor vardım ki. Ancak üçüncü kitabımın adını ancak Kambur<em> </em>koyabildim.<br />
<br />
Öncesinde bir şeyler yazıyordum ama derdim neydi, kimse anlamıyordu. Toplumcular yeteri kadar solcu bulmuyordu beni, varoluşçular da altyapı olarak yetersiz buluyordu. Ben bireyciydim, ama benim bireyci olmak için Sartre falan okumama gerek yoktu. Yeteri kadar bireyci olmaya hakkım vardı benim zaten, bu toplumda yaşıyor olmaktan dolayı.<br />
<img alt="" height="327" src="http://f1302.hizliresim.com/16/v/kkbhz.jpg" style="margin: 10px; vertical-align: middle;" width="270" /><br />
<br />
<strong>BAYAT EKMEĞİ, ÇOCUĞA DA VERME</strong><br />
<br />
<strong>Peki yeni kitabınız Susmak'ta okuru ne bekliyor?</strong><br />
<br />
Kitap bitti, benden çıktı. Altı ay önce bitirdim ben bunu fakat yayınevi benim öykü kitaplarımı çıkartıyordu peş peşe. Araya girsin, girmesin derken onlar bittikten sonraya kaldı. Dört roman, dokuz öykü kitabı. Sağlığımda onları öyle peş peşe çıkmış gördüm. Eyvallah. Son romanım da çıktı. Bir deneme kitabım var, onu da umarım yaparlar.<br />
<br />
Bu kitap, <em>Kasırganın Gözü'</em>nün bir devamı gibi, dil ve uslup olarak benzerlikler var ancak yapısal olarak, romanın içinden görülmeyen o mimarisinde farklılık olmasına dikkat edilmiş. Birinci romandaki balkondaki adam, bu romanda yok ancak.<br />
<br />
Ayrıca, bu son kitaptan önce ve <em>Kasırganın Gözü</em>’nden sonra iki tane çocuk kitabı yazdım. Merdivenden çıktıktan sonra beklediğin bir sahanlık gibi bu. Sonra Susmak. Susmak ve korkaklık arasında, ben korkağım diyerek bitiyor roman.<br />
<br />
Susmak...<br />
<br />Susmak...<br />
<br />Susmak...<br />
<br />Ben korkağım.<br />
<br />
<strong>Yazdığınız çocuk kitapları, sizin için nerede duruyor?</strong><br />
<br />
Çocuk kitapları benim için çocuk kitabına genel olarak verilen değerden çok daha değerlidir. Ben o kitabı çocuğun annesine babasına yazıyor olsam ne kadar özen göstereceksem, ona da o kadar özen gösteririm.<br />
<br />
Çocuğu bakkala gönderirsin, bakkal ekmeğin bayatını verir çocuğa. Çocuk da ekmeğe bakınca “Bu ekmek kötü.” der. Bakkal sinirlenir, “Ekmeğe kötü denir mi ulan!”<br />
<br />
Çocuğu adam yerine koyan bir çocuk edebiyatından yanayım ben. Çocuğun babası ne kadar önemliyse, annesi ne kadar önemliyse çocuk da o kadar önemli. Onlara veremiyorsan bayat ekmeği, çocuğa da verme.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/09112860834748643031noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-27261272716611615102013-02-14T11:57:00.001-08:002013-02-14T11:57:10.821-08:00Büyük Usta Osman Şahin'in Dünya Öykü Günü Bildirisi!<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"><img align="center" class="yssDKImg yssImg yssImgE yssAstImg_itemGuid.497649bc590153.77193034_1017X1482 yssDKImg_alignCenter" height="400" src="http://osmansahin.com/yahoo_site_admin/assets/images/IMG_4065_5357_edited-1.19140244.jpg" style="text-align: center;" width="274" /></span><span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"></span><span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"></span><span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"><strong></strong></span><span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"><strong><span style="color: black;">Değerli öykü yazarımız Osman Şahin'in </span></strong></span><span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"><strong><span style="color: black;">2009 Dünya Öykü Günü Bildirisini sizlerle paylaşmak istiyoruz.</span></strong></span><span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"><strong><span style="color: black;"></span></strong> </span><span class="yssalignwrapper" style="display: block; text-align: center;"><span style="color: black;">"...En eski çağlardan beri ölümsüzlüğün ne olduğunu arama
tutkusuna kapılan insan soyu, ölümsüzlüğün, kendi öz yaratısı
<strong>“sanat”</strong> olduğunu anlamıştır. </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;"><strong>Öykü</strong>, insanlığın en yaratıcı söz
sanatıdır. </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Doğa kendi yasalarına göre işler, öykü ise, insanlığın
temel yasalarını ölçüt alır kendine, ona göre yazılır. İçinde insan olmayan bir
öykü düşünülemez.</span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Öykü sözcüklerle yazılır. Sözcükler birer sestir, birer
güçtür. Her sözcük bir doğumdur, bir tomurcuk coşkusudur, yaşama yeniden
bağlanmadır. Yıllanmış seslerdir sözcükler, yıllanmış coğrafyalardır.
Milyonlarca ağzın, dilin, soluğun sıcaklığını ve nemini taşırlar. Her sözcük bir
düşünce taşır içinde. </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;"> </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;"><strong>“Söz” </strong>insandır. </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;"><strong>“Söz”</strong> insana bir şey anlattığı sürece
<strong>‘söz’</strong> dür, anlatmıyorsa ‘boş laf’tır.</span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;"> </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Öykünün kendine özgü kuralları, kurgusu, dili ve
derinliği vardır. Öykü yaşamdaki gerçeklikle aynı olsun diye yazılmaz. Öykü
gerçeği ile yaşam gerçeği birbirine uymaz. Görünenler, yaşananlar bir fotoğraf
gerçeği ile yazılırsa bu öykü olmayacak, gazetecilik olacaktır. Öykü,
yaşadığımız gerçeklerden bağımsızdır ve dış dünyayla bir ayrılık taşıyacaktır.
</span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Yazar, yaşadığı çağın tanığıdır; kendi payına düşeni
yazar ama yazdıkları ne kendi yaşamının tamamıdır, ne de
görebildiklerinin…</span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Yazar, yüreğini dünyaya, topluma kapatamaz<strong>.
“Yazarın ayakları ne denli kendi toprağındaysa, kulakları da yeryüzünde
olacaktır” </strong>diyor<strong> Yaşar Kemal.</strong> Yazarın içinde
beslediği, büyüttüğü temel gerçek, insan duygusu ile insan gerçeğidir<strong>.
Montaigne’in: “Bir insanda yeryüzü insanlığının bütün halleri gizlidir”</strong>
sözünün önemini, yazar herkesten iyi bilir; her insanın içinde bir
<strong>“Hamlet’</strong> olduğunu, sıradan insanların başını kaldırmaya hakkı
olduğunu da…</span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Yazar, edebiyatın sürekliliği içinde düşüncelerini,
birikimlerini, algılarını akıl süzgecinden geçirerek özümseyen, onları kağıda
dökerek, öykü yokuşunda sürekli koşmaya çalışan kişidir. Sözcüklere ruh
verendir, bir sözcük damıtıcısıdır. Öykü kıvamını, sözcüklerin kaynaşmasını
sabırla bekler. Yüreğinden, aklından geçen sözcüklerin, okurların yüreğinden de
geçeceğini, onu sarsacağını, ürperteceğini bilir. </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Yaşlı insan yüzleri geçmişin aynaları sayılır. Her çeşit
insan yüzü, duyulan birkaç çekirdek söz, ağır çalkantılı yaşamlar, çarpık
ilişkiler, savaşlar, afetler, acılar, ihanetler, analık duygusu, korku, ölüm ve
aşk gibi temel insanı duygular, yazarın yüreğinde büyük anaforlar, patlamalar
yapar. Tohumlanma, çimlenme başlar. Derken, yüzlerce sözcüğün kanından, canından
oluşan, başında, sonunda ve ortasında hep ‘<strong>insan</strong>’ olan
‘<strong>öykü</strong>’ çıkar ortaya. İnsanın derinine inmeyen, yalnızca süslü
sözcüklerin cilasıyla yetinilerek yazılmış öyküler kanımca kalıcı olmayacaktır.
</span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Zaman kadar eski, zaman kadar genç,
<strong>Ilyada</strong> ve <strong>Odysseia</strong> gibi iki büyük destanın
yaratıcısı, <strong>İzmirli yurttaşımız Homeros</strong>’tan günümüze,
birbirinden coşkulu, güzel, kanatlı sözlerle anlatı geleneğimizi taçlandıran
<strong>Ömer</strong> <strong>Seyfettin, Sabahattin Ali, Sait Faik, Orhan Kemal,
Yaşar Kemal</strong> ve daha pek çok büyük, soylu yazarlarımızı saygıyla anıyor,
selamlıyorum. </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;"> </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;">Dillerimiz, kültürlerimiz, yaşantılarımız farklı olsa da,
öykülerimizin kardeş olduğunu yineliyorum. </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<span style="color: black;"> </span><br />
<div align="left">
<span style="color: black;">
</span></div>
<strong><span style="color: black;">DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜ’nün bütün öykücülerimize ve öykü
severlere kutlu olmasını diliyorum.</span></strong></span>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-38428443582132418232013-02-14T11:49:00.005-08:002013-02-14T11:49:53.467-08:0014 Şubat Dünya Öykü Günü!<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<img src="http://cdncms.zaman.com.tr/2013/02/12/14subat-dunya-oyku-gunu.jpg" /></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: black;"><strong>İnsan, öyküsüyle var...</strong><br />İnsan, öyküleriyle uzanıyor
geleceğe.<br /><br />Tıpkı geçmişi öyküleriyle saklayabildiği gibi.<br /><br />Dünyanın
dört bir yanındaki insanları birbirine-sınırlara ve ulusal kimliklere
aldırmaksızın-yaşanan öykülerin benzemezliği kadar benzerliği de
bağlıyor.<br /><br />Dünya barışı, evrensel adalet anlayışı, paylaşımcı dünya görüşü
dinamizmini yaşanan öykülerin anlaşılır ve aktarılır olmasıyla
kazanıyor.<br /><br />Bu yüzden, "insan"ı dünyaya ve insanlara, geçmişe ve geleceğe
açan öyküyü dünyanın dört bir yanında, 14 Şubat "Dünya Sevgi(liler) Günü"nde,
"Dünya Öykü Günü" olarak kutlamayı öneriyoruz.<br /><br />Bu kutlama, öykünün ve
insanın doğasına çok yakışacaktır.<br /><br /><strong>Türkiye'li yazar Sait Faik'in dediği
gibi,"Bir insanı sevmekle başlar her şey."</strong><br /><br />Ve, bütün insanlarla
paylaştıkça anlam kazanır.<br /><br />Böylece, öykü, dünyanın dört bir köşesinde,
aynı günde, daha geniş kitlelere sesini duyurabilecek, insanlararası iletişimi
edebi boyutuyla ortaya koyabilecek,<br /><br />İnsanlararası farklılıkların ayırıcı
değil, bütünleştirici özelliğine dikkat çekebilecek,<br /><br />İnsanların
kendilerini ifade etme aracı olarak kullandığı dili yaratıcı bir etkinliğe
dönüştürmesinin bin bir yolunu sergileyebilecek, canlı bir edebiyat ortamını
yaratabilecektir.<br /><br /><strong>Dünden yarına öyküleriyle anlam kazanan sahici bir
dünyanın esenliği için.</strong></span></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-55258524049737662312013-01-30T03:46:00.000-08:002013-01-30T03:46:04.642-08:00Sabahın erken vaktinde dilimizde dizeler...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-xmraq9xsR2rR9qf2aHAexoTp0RFZ6znsborJ4I8srQ7WoOuHLALxTTUvq5jKcq6T-djkFAf9fpa1nDSKBB6g_PNwsFeQ5NzRBOcQT_Zt-33W4YpswbpcgDbTCN7v8RAn6S2IiLWRY18/s1600/B%C3%BCy%C3%BCk+Umutlar_+Turgut+Uar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-xmraq9xsR2rR9qf2aHAexoTp0RFZ6znsborJ4I8srQ7WoOuHLALxTTUvq5jKcq6T-djkFAf9fpa1nDSKBB6g_PNwsFeQ5NzRBOcQT_Zt-33W4YpswbpcgDbTCN7v8RAn6S2IiLWRY18/s1600/B%C3%BCy%C3%BCk+Umutlar_+Turgut+Uar.jpg" height="270" width="400" /></a></div>
<br />
<span style="color: black;"></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: black; font-family: inherit;">Aynı duyguları paylaşalım istedik:</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: black; font-family: inherit;"></span> </div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: black;"><span style="font-size: medium;"><strong>Islak Çeltiklere</strong></span><br />benim bir
sevincim var yüzün artık akşam<br />bir çocuğun gülüşünü görüyorsun nereye baksam
</span></span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">
</span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">kıyımız uzak ve kuytuda ellerimiz sanki yok<br />ellerimiz yok ama senin
ellerini bir tutsam </span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">
</span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">bazı çocuklar doğar bilirim bazı çocuklar doğmaz<br />doğmayan çocuklar için
bilmem ne yapsam </span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">
</span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">ey çavlan bitmeyen temmuz güneşi. ey aslan<br />silkin. sakla harmanını.
çocuğunu sakla </span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">
</span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">ey aslan. suya kaptır kendini ellerin sanki yok<br />bir güzel günde
mızıkalarla bir alanda dursam </span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">
</span><br />
<span style="color: black; font-family: inherit;">sen yoksun gazeteler yok geçmişin razı değil<br />bilmem ki doğmayan
çocukları ben mi doğsam</span><br />
<b><span style="color: black; font-family: inherit;"></span></b><br />
<b><span style="color: black; font-family: inherit;">Turgut Uyar</span></b><br />
<b><br /></b>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-49074769967795998932013-01-26T07:27:00.000-08:002013-01-26T08:13:03.198-08:00Happy Birthday To You:)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.pastaresimleri.gen.tr/wp-content/uploads/dogum-gunu-pastasi-resimli-3.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://www.pastaresimleri.gen.tr/wp-content/uploads/dogum-gunu-pastasi-resimli-3.jpeg" height="300" width="400" /></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=7244401979246438917" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=7244401979246438917" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=7244401979246438917" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<h2 style="text-align: center;">
Büyük Umutlar'ın değerli üyesi...Ayşe Nur Mulla.. </h2>
<h2 style="text-align: center;">
Doğum günün kutlu olsun.... </h2>
<h2 style="text-align: center;">
Sağlıklı, mutlu, başarı dolu, uzun bir ömür diliyoruz sana...</h2>
<br />
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-9634406942552453452013-01-25T09:01:00.003-08:002013-01-25T09:01:39.063-08:0025 Şubat 1962 Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ölüm yıldönümü.. Tanpınar'ı sizlere kısaca tanıtalım istedik.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSeAWHtjXj8lnjrf1eGpRHD9WptMvwCdK3uJMG8DD0Id-32V6S8G3htfOpkbPmlbPO73XubLA-1tNMvXgWosqSgaWnsSS575b6EFBFCeixZwAgSSDqRpa0UIzlTW6czRF0HBiiv6GLIek/s1600/Ahmet+Hamdi+Tanp%C4%B1nar+-+B%C3%BCy%C3%BCk+Umutlar+Gen%C3%A7lik+Grubu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSeAWHtjXj8lnjrf1eGpRHD9WptMvwCdK3uJMG8DD0Id-32V6S8G3htfOpkbPmlbPO73XubLA-1tNMvXgWosqSgaWnsSS575b6EFBFCeixZwAgSSDqRpa0UIzlTW6czRF0HBiiv6GLIek/s1600/Ahmet+Hamdi+Tanp%C4%B1nar+-+B%C3%BCy%C3%BCk+Umutlar+Gen%C3%A7lik+Grubu.jpg" height="167" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<h3 style="text-align: center;">
<b>Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962)</b></h3>
<h3>
</h3>
<br />Veterinerlik fakültesini bırakıp edebiyat okumaya karar verdi.<br />En büyük isteği "iyi bir şair" olarak anılmaktı... Fakat öykü, roman, deneme ve incelemeleri şiirlerinden daha çok beğenildi.<br />Yaşadığı altmış bir yıl içinde; bir imparatorluğun çöküşünü, cumhuriyetin ilanını ve 27 Mayıs ihtilalini gördü.<br />Hem Doğudan hem de Batıdan etkilendi. Geçmiş ile gelecek arasında bir köprü oldu.<br />Ona göre sanat, asla bir politik görüşün esiri olamaz ya da toplumsal mesajlar vermeye zorlanamazdı.<br />Dünyayı usta bir ressamın elinden çıkmış bir tablo olarak gördü. Bir ressam boyalarını nasıl kullanıyorsa, o da dili ve kelimeleri aynı incelikle yazılarına yerleştirdi.<br />Onun için yaşam bir masal gibiydi... "Ben masalı olan adamım" der ve kendini sıradan olan her şeyden uzak tutardı.<br /><b> </b><br />
<b>Bazı Eserleri: Huzur, Beş Şehir, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi.</b><br /><br /><b> Ne demiş Ahmet Hamdi...</b><br /><br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-size: small;"><i>Biz düşüncelerimizi çoğu zaman omuzlarımızda taşırız.</i></span></li>
<li><span style="font-size: small;"><i>İnsan ruhunun en az sabır gösterdiği şey mutluluktur.</i></span></li>
<li><span style="font-size: small;"><i>Düzen aklın zevkini okşar ama düzensizlik hayal gücünün mutluluğudur...</i></span></li>
</ul>
<br /><br /><i><b>Bir Adın Kalmalı...</b><br /><br /><br />bir adın kalmalı geriye<br />bütün kırılmış şeylerin nihayetinde<br />aynaların ardında sır<br />yalnızlığın peşinde kuvvet<br />evet nihayet<br />bir adın kalmalı geriye<br />bir de o kahreden gurbet<br /><br />sen say ki<br />ben hiç ağlamadım<br />hiç ateşe tutmadım yüreğimi<br />geceleri, koynuma almadım ihaneti<br />ve say ki<br />bütün şiirler gözlerini<br />bütün şarkılar saçlarını söylemedi<br />hele nihavent<br />hele buselik hiç geçmedi fikrimden<br />ve hiç gitmedi<br />bir topak kan gibi adın<br />içimin nehirlerinden<br />evet yangın<br />evet salaş yalvarmanın korkusunda talan<br />evet kaybetmenin o zehirli buğusu<br />evet nisyan<br />evet kahrolmuş sayfaların arasında adın<br />sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı<br />bu sevda biraz nadan<br />biraz da hıçkırık tadı<br />pencere önü menekşelerinde her akşam<br /><br />dağlar sonra oynadı yerinden<br />ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca<br />sen say ki<br />yerin dibine geçti<br />geçmeyesi sevdam<br />ve ben seni sevdiğim zaman<br />bu şehre yağmurlar yağdı<br />yani ben seni sevdiğim zaman<br />ayrılık kurşun kadar ağır<br />gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın<br />yine de bir adın kalmalı geriye<br />bütün kırılmış şeylerin nihayetinde<br />aynaların ardında sır<br />yalnızlığın peşinde kuvvet<br />evet nihayet<br />bir adın kalmalı geriye<br />bir de o kahreden gurbet<br />beni affet<br />Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç<br /><br /><b>Ahmet Hamdi Tanpınar</b></i>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-9825241462249087452013-01-25T05:49:00.002-08:002013-01-25T05:49:25.153-08:00Virginia Woolf <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiB1F0pHyjxI469Fk4lBVA_5DxMNq3bJ1bKUW58Ys35y5DgRxZAQFL1cLaaZELyBm_ivJKQY6hjpGkkiKoGGfYIG4cpsL_T9ovN6yoJTrvUOvf3m8x3dWngjnYDFYNwBDEPjqwgVinswFq/s1600/VirginiaWoolf.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiB1F0pHyjxI469Fk4lBVA_5DxMNq3bJ1bKUW58Ys35y5DgRxZAQFL1cLaaZELyBm_ivJKQY6hjpGkkiKoGGfYIG4cpsL_T9ovN6yoJTrvUOvf3m8x3dWngjnYDFYNwBDEPjqwgVinswFq/s320/VirginiaWoolf.jpg" width="234" /></a></div>
Bu gün Virginia Woolf'un doğum günü.Yıl benim için bugün başlıyor. Kendimle özdeşleştirdiğim ya da özdeşleştirmek istediğim yazarlardan biri. Her yönüyle ilgi çekici ve şaşırtıcı.1882 yılında Londra'da bugün dünyaya geliyor.'kendine ait bir kadın' diye bahsedilir onun için.O kimsedir,o kafasının içinde yaşayan bir kadındır. Kadınların kendilerine ait bir odaları olmadığı için yazın hayatında olamadığı düşünür ve kendine ait bir oda için Leonard Woolf ile evlenir. Hayatına da kardeşi Vanessa ve Leonard'tan başkası girmez. Hayatında sevdiği iki insan olarak hep onları söyler.Ölüme doğru gitmeden geride sadece iki mektup bırakır biri Leonard'a diğeri Vanessa'ya. Ölüme de hayatını adadığı yazı uğruna gider.Artık yazı yazamadığını düşünür.Kitaplarını bitirdiğin de diğer kitabına başlayana kadar histeri nöbetleri geçirecek kadar yazı yazmaya bağlı olan bir kadından beklenmesi en doğal hareketi yapar: yazı yazamamaktansa ölmeyi tercih eder ve kendini evinin yakınındaki Ouse Irmağı'na atar.Geri de bilinç akışı tekniğinin en güzel örnekleri olan birçok kitabı ve öyküsü kalır.O kadın kahramanlarına çiçeklerini kendisi aldırır ve zihinleriyle oynardı.Virginia'yı okuduğunuzda onu aklınızın içinde oyunlar oynarken göreceksiniz.<br />
<br />
çilektarlasıhttp://www.blogger.com/profile/15323799987101703161noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-5810656307768610402013-01-23T23:24:00.000-08:002013-01-23T23:24:24.232-08:00Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2013 başvuruları başladı.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_fVh-hePli1sq8AAyyEhUEYZ8OSSL4VZf_jslj_MOSmCp28RNle2MPPgpBLNRpQM9KgGpony6QVPwaoItO_Ew8hQXWichq4g3LII-HjBdrt4Y2Ux5dn6VWWlSneMjyOMDMhU3EDGCBWg/s1600/Zeyne+Cemali+%25C3%2596yk%25C3%25BC+Yar%25C4%25B1%25C5%259Fmas%25C4%25B1+2013+B%25C3%25BCy%25C3%25BCk+Umutlar+Gen%25C3%25A7lik+Grubu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_fVh-hePli1sq8AAyyEhUEYZ8OSSL4VZf_jslj_MOSmCp28RNle2MPPgpBLNRpQM9KgGpony6QVPwaoItO_Ew8hQXWichq4g3LII-HjBdrt4Y2Ux5dn6VWWlSneMjyOMDMhU3EDGCBWg/s1600/Zeyne+Cemali+%25C3%2596yk%25C3%25BC+Yar%25C4%25B1%25C5%259Fmas%25C4%25B1+2013+B%25C3%25BCy%25C3%25BCk+Umutlar+Gen%25C3%25A7lik+Grubu.jpg" height="341" width="400" /></a></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Times","serif"; font-size: 24pt; mso-ansi-language: EN-US; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span></b> </div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Times","serif"; font-size: 24pt; mso-ansi-language: EN-US; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="color: orange;">Geleceğin yazarlarını müjdeleyen yarışma!<o:p></o:p></span></span></b></div>
<span style="color: black;">
</span><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="color: black;"><br /></span></div>
<span style="color: black;">
</span><br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 15pt; mso-ansi-language: EN-US;"><span style="color: black;">Çocukları ve
gençleri edebiyata yakınlaştıran çağdaş kitaplar <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="color: black;">
</span><br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="color: black;"><span lang="EN-US" style="font-size: 15pt; mso-ansi-language: EN-US;">yayımlayan Günışığı
Kitaplığı, ülke çapında tüm 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerini öykü yazmaya
çağırıyor.</span><span lang="tr" style="font-size: 15pt; mso-ansi-language: #0400;"> Usta öykücü </span><span lang="EN-US" style="font-size: 15pt; mso-ansi-language: EN-US;">Zeynep Cemali’nin
anısına <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="color: black;">
</span><br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 15pt; mso-ansi-language: EN-US;"><span style="color: black;">bu yıl üçüncüsü
düzenlenen yarışmanın <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="color: black;">
</span><br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 15pt; mso-ansi-language: EN-US;"><span style="color: black;">son başvuru tarihi
15 Mayıs 2013.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="color: black;">
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: black;"></span> </div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: black;">İlkgençliğe adım atan
çocukların, kendilerini yazarak ifade etmelerini ve edebiyatla yakınlaşmalarını
hedefleyen, Türkiye genelinde 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin katılabildiği
Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2013 için başvurular başladı. Günışığı Kitaplığı
tarafından, usta öykücü Zeynep Cemali’nin anısına düzenlenen yarışmanın teması,
her yıl yazarın sevilen bir kitabından seçiliyor. Bu yıl tema, Cemali’nin <i>Gül
Sokağı’nın Dikenleri</i> adlı öykü kitabındaki “Onların arasında olmak için
neler vermezdi,” cümlesinden yola çıkılarak “arkadaşlık” olarak belirlendi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın izniyle ülke genelinde duyurulan bu yılki yarışmanın
son başvuru tarihi 15 Mayıs. Öyküleri değerlendirecek 2013 Seçici Kurulu Necati
Güngör, Gülsüm Cengiz, Aslı Tohumcu, Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün ve Dr.
Müren Beykan’dan oluşuyor.<o:p></o:p></span></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7244401979246438917.post-64135382860044492972013-01-23T12:33:00.000-08:002013-01-23T12:46:57.622-08:00Boş zamanlarınızda kitap okumayın diyoruz...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivqokW8Ekf3gFFBopaW2vpnaSZyBATfv-FmBLW8XINzfPly1hk6XjbAT7urDLcliDqicDF8EJ2JulMexE8vJs80Jd-CW1ftRRl-SB6mMgAI4FdCMgWL6EaTW18xrbGsr-an-F10wlQVG8/s1600/B%C3%BCy%C3%BCk+Umutlar+Grubu+-+Kitap+Okumay%C4%B1n.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="278" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivqokW8Ekf3gFFBopaW2vpnaSZyBATfv-FmBLW8XINzfPly1hk6XjbAT7urDLcliDqicDF8EJ2JulMexE8vJs80Jd-CW1ftRRl-SB6mMgAI4FdCMgWL6EaTW18xrbGsr-an-F10wlQVG8/s400/B%C3%BCy%C3%BCk+Umutlar+Grubu+-+Kitap+Okumay%C4%B1n.png" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Büyük Umutlar Gençlik Grubu olarak boş zamanlarınızda kitap okumayın, diyoruz. Şaşırdınız değil mi? Kitap okumayın diyen birileri çıktı karşınıza. Şaka mı yapıyorsunuz, dediğinizi duyar gibi oluyoruz. Evet, doğru tahmin ettiniz. Şaka yapıyoruz.. Boş zaman fikrine eskiden beri karşıyızdır zaten. Ne demek "boş zaman".. Zaman nasıl boş olabilir. Yaşam bu kadar değerli ve hızla akıp giderken onu boş bırakmak olur mu hiç! Zamanı dolu dolu kullanmak gerek. Ve okumak. <br />
<br />
Yukarıdaki fotoğrafı beğendiniz mi? Biz çok beğendik. Hadi hikayesini anlatalım bu fotoğrafın: 22 Ekim 1940 tarihinde bombalanıp, büyük zarar gören Londra'daki Holland House Kütüphanesi... Sizce bu insanların zamanı boş mu? <br />
<strong></strong><br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11756053315297428192noreply@blogger.com2